Hedeflerinize ulaşadığınızı mi hissediyorsunuz? Bu durumun arkasında yatan sebep, çoğu zaman zihniyetimiz, yani düşünme şeklimizdir. Zihniyetlerimiz, zorlukları ve fırsatları nasıl algıladığımızı şekillendiren zihinsel filtreler gibidir. Ancak iyi haber şu ki, bu filtreler sabit değildir ve değiştirebilir.

 

 

Araştırmalar, olumlu bir zihniyetin performansımızı önemli ölçüde etkileyebileceğini göstermiştir. Bir deneyde, 50 yaşında olduklarına inanan 80 yaşındaki erkekler, yaşlarına odaklanan meslektaşlarından daha iyi performans gösterdiler! Bu, zihniyetlerimizin yeteneklerimiz üzerindeki ne kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu açıkça göstermektedir.

 

 

 

 

 

 

 

Olumlu zihniyetler yalnızca algımızı değil, aynı zamanda duygularımızı ve davranışlarımızı da etkiler. Bizi daha dirençli, uyumlu ve yeni şeyler öğrenmeye açık hale getirirler.

 

 

 

 

 

 

Uyum Sağlayabilmek daha önemlidir:

 

 

 

 

 

 

Olumlu bir zihniyet çok önemli olsa da, uyum sağlayabilmek daha da önemlidir. Tek bir “iyi” veya “kötü” zihniyet yoktur; önemli olan duruma en uygun olanı seçmektir. Örneğin, bazen bir sorunu çözmek için uzmanlığınızdan yararlanmanız gerekirken, diğer zamanlarda yaratıcı bir zihniyet daha yararlı olabilir.

 

 

 

 

 

 

Uyum sağlayabilmenin anahtarı, mevcut zihniyetinizin farkında olmaktır. Sınırlayıcı bir inancı fark ettiğinizde, onu değiştirmek için adımlar atabilirsiniz. Şimdi bizleri sınırlayan ve uyarlanamaz bazı düşünme biçimlerinden bahsedeceğim.

 

 

 

 

 

 

1- Sabit Düşünme Biçimi vs Büyüme Düşünme Biçimi

 

 

 

 

 

 

Sabit düşünme biçimine sahip biri, zorlukları ve engelleri yeteneklerine bağlarlar. Başarısızlık, yetersizliğin bir göstergesi olarak görülür ve yeni şeyler öğrenme isteksizliği yaratabilir. Eğer bir şeyde zaten iyi değilsem, asla iyi olamam diye düşünür.

 

 

 

 

 

 

Örneğin; “Geçmişte bu yazılımı gerçekten anlamıştım, bu yüzden bu kez anlayacağımdan şüpheliyim” başarıyı deneyimlerine bağlar. Buna karşılık gelen uyarlanabilir büyüme düşünme zihniyetinde olan biri ise engelleri öğrenme ve gelişme fırsatı olarak görür. Her şeyi öğrenebilirim, yeter ki çaba göstereyim gibi inançlara sahiptir. “Bu yeni yazılımı anlamak için zaman ayıracağım ve gerekirse yardım isteyeceğim. Hatalardan ders alarak kendimi geliştireceğim.” diye düşünür

 

 

 

 

 

 

2- Uzman düşünme biçimi vs Meraklı düşünme biçimi

 

 

 

 

 

 

Uzman düşünme biçimine sahip kimse devamlı olarak uzmanlaşamayı hedefleyen düşünme biçimidir. Her sorununu cevabını zaten bilmek zorunda hisseder veya iyi bir uygulayıcı olmak zorunda olduğunu düşünür. Bu zihniyete karşı, meraklı bir zihniyet hiç bir şey bilmesem veya her soruya cevap vermesem de soru sormaya, araştırmaya ve keşfetmeye devam edeceğini düşünür. Yeni bir şey deneyerek çok şey öğrenebilirim der.

 

 

 

 

 

 

Örneğin, uzman düşünme biçimine sahip kimse: “Bir sonraki toplantımızdan önce daha fazlasını öğrenmek için fazladan zaman bulmam gerekiyor, veya yeterince bilgi sahibi değilmiş gibi görünen kişi olmak istemiyorum diye düşünür. Meraklı düşünme biçimi ise bu projenin bu noktasında tüm cevaplara sahip olmasına gerek olmadığını düşünebilir.

 

 

 

 

 

 

3- Reaktif Düşünme Biçimi vs Yaratıcı Düşünme Biçimi

 

 

 

 

 

 

Reaktif düşünen biri durumu sürekli kontrol altına almak ister. Devamlı test edilmiş ve iyi uygulanmış çözümleri uygulayabilmek için sorunu ve soruna neyin neden olduğunu belirlemesi gerektiğini düşünür. Yaratıcı düşünme biçimi ise bir amaç doğrultusunda ilerler. Kendini ve diğerlerini yeni olasılıkları keşfetmeye ve yenilikçi bir çözüme ulaşmak için deney yapma konusunda güçlendirir.

 

 

 

 

 

 

örneğin, reaktif kimse “bu görev zorlu olacak. Ekip üyelerimin sorunu anladığından emin olmalıyım ve sonra benim için neyin iyi çalıştığını paylaşmalıyım.” diye düşünürken, yaratıcı zihniyete sahip kimse bu ihtimali öğrenilmesi gereken bir yenilikçi bir çözüm olarak yeniden çerçeleyebilir.

 

 

 

 

 

 

4- Mağdur Düşünme Biçimi vs Temsilci Düşünme Biçimi

 

 

 

 

 

 

Mağdur (kurban) zihniyet, kontrolü dışında pek çok faktör olduğunu düşünür. Kendimi geliştiremiyorum çünkü zamanım yok, yapamıyorum çünkü param yok der. Temsilci zihniyeti ise özerk bir şekilde, makul çerçevede, yeni şeyler öğrenebileceğine ve zorlukların üstesinden gelebileceğine inanır.

 

 

 

 

 

 

5- Kıtlık Düşünme Biçimi vs Bolluk Düşünme Biçimi

 

 

 

 

 

 

Kıtlız zihniyetinde olan bireyler, yaşadığı zorlukları sınırlı kaynaklar, zor seçimler ve bazı tavizler içeren durumlar olarak görürler. Buna karşılık bolluk zihniyetinde olanlar, yaşadığı zorlukları keşfedilmesi gereken potansiyel kazan-kazan durumları olarak değerlendirir.

 

 

 

 

 

 

6- Kesinlik Düşünme Biçimi Vs  Keşif Düşünme Biçimi

 

 

 

 

 

 

Kesinlik zihniyetine sahip bireyler, daha iyi sonuç verebilecek farklı bir şey denemek yerine plana bağlı kalmayı tercih ederler. Keşif zihniyetinde olan bireyler ise, başarılı olmanın en iyi yolu ileriyi planlamak olduğunu ancak bunu yaparken esnek ve meraklı olması gerektiğini düşünür.

 

 

 

 

 

 

7- Koruyucu Düşünme Biçimi ve Fırsat Düşünme Biçimi

 

 

 

 

 

 

Koruyucu düşünce, kötü bir şeyin olmasını engellemeye odalanırken; zorlukları fırsat olarak düşünen biri harika bir şey yapabilirim diye düşünür.

 

 

 

 

 

 

Örneğin “en deneyimli ekip üyesi olarak, iyi bir iş çıkardığımızdan emin olma sorumluluğunu hissediyorum. Aynı zamanda, iş arkadaşlarımın en iyi yanlarını ortaya çıkarmak ve birlikte harika bir çözüm bulmak için de sorumluluk duyuyorum” diye düşünür.

 

 

 

 

 

 

Düşünme Biçimini Değiştirmek: Farkındalık-Duraklama-Yeniden Çerçeleveyin (FDY)

 

 

 

 

 

 

Bu çerçeve, zihniyetinizi ince veya cesur yollarla değiştirmek için her zaman kullanılabilme olanağı sunar. Şimdi iki dakikanızı ayırıp bunu uygulayalım. 

 

 

 

 

 

 

  1.  Farkındalık: Kendinizi zorlayıcı hissettiren bir durumu tanımlayın. Hangi düşünce ve duyguları tetikliyor? Hangi zihniyete diğer deyişle düşünme biçimine sahip olabilirsiniz?
  2. Duraklayın: Kendinize odaklanmak için bir dakikanızı ayırın. Derin nefes alın ve mevcut düşünme biçiminizi kabul edin.
  3. Yeniden çerçeveleyin: Farklı bir zihniyet benimserseniz bakış açınızın nasıl değişebileceğini düşünün. Kendinize, yeniden çerçevelemenize rehberlik edecek, aşağıda verilenler gibi belirli sorular sorun.

 

 

 

 

 

 

Eğer sabit bir düşünme biçiminiz var ise; bu yaşadığım zorluğu nasıl fırsata çevirebilirim, bu deneyimden neler öğrenebilirim ve nasıl geliştirebilirim?

 

 

 

 

 

 

Eğer uzman tarzı düşünme biçiminiz var ise; şimdilik bildiklerimi unutup yeni gözlerle yaklaşsam neyi merak ederim? Yeni bir şey öğrenmenin getirdiği zorlukları benimsesem ne olurdu? Hangi soruları, yeni bakış açıları veya fırsatları keşfetmek istiyorum?

 

 

 

 

 

 

Kesinlik tarzı düşünme biçiminiz var ise; farklı bir yaklaşım denemek için ve hızlı öğrenmek için yapabileceğin en küçük şey nedir? Bu soruna olası çözümlere ilişkin diğer üç perspektif nelerdir? diye sorular sorabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

Özetle FDY’yi düzenli olarak uygulayarak zihniyetlerinize daha fazla dikkat edebilir ve onları daha olumlu ve gelişim odaklı bir bakış açısına doğru kaydırmaya başlayabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

Unutmayın, zihniyetiniz sabit değildir. Sınırlayıcı inançların farkına vararak ve bunları yeniden şekillendirmek için aktif olarak çalışarak, tüm potansiyelinizi açığa çıkarabilir ve hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Uyarlanabilir bir zihniyetin gücünü kucaklayın ve hayatınızın dönüşümünü izleyin!

 

 

 

 

 

 

REFERENCES